17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin 18. Yılı
17 Ağustos 1999 tarihinde yerel saat 03.02’de yaşanan Gölcük/Kocaeli merkez üssü olan 7.5Mw büyüklüğünde 45 saniye süren depremin 18. Yıl dönümdeyiz.
17 Ağustos 1999 Depremi sebep olduğu kayıplar nedeniyle son yüzyılın en büyük depremlerinden biri olup Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir.
Bu büyük deprem sonucunda çok büyük can ve mal kaybına neden olmuştur. Resmi raporlara göre 17480 vatandaşımız ölmüş ve 23.781 vatandaşımız da yaralı olarak kurtulmuştur.
Yıkılan ve ağır hasar alan bina sayısı 96.796 adet konut ve 15.939 işyeri, orta hasar alan bina sayısı 107.315 adet konut ve 16.316 adet işyeri, az hasar alan bina sayısı 113.382 adet konut ve 14.657 işyeri olarak rapor edilmiştir.
Söz konusu depremde, binlerce ölüm, binlerce yaralanma ve yüzlerce sakatlanma meydana gelmiştir. Bunun yanı sıra binlerce konut ve işyeri hasar görmüş, binlerce bina çökmüş ve binlerce insan evsiz kalmıştır.
Yaklaşık 16 milyon insan deprem yüzünden değişik yüzeylerde etkilenmiştir. Ülkemizin yakın tarihini etkileyen en önemli olaylardan birisi olup, depremin büyüklüğü, etkilediği alan ve sebep olduğu maddi kayıplar açısından geçtiğimiz yüzyılın en büyük depremi olmuştur.
17 Ağustos Depremi tüm Marmara Bölgesi’nde, Ankara’dan İzmir’e kadar olan geniş bir alanda da hissedilmiştir. Depremin Türkiye’nin önemli sanayi bölgesi olan Marmara Bölgesi’nde meydana gelmiş ve oldukça geniş bir coğrafyayı etkilemiş olması ülkemizde çok büyük sıkıntılara neden olmuştur.
İzmir ilimiz de, yüksek sismik aktiviteye sahip bir bölgede, 1. Derece deprem bölgesinde yer almakta olup deprem afeti gerçeği ile her an yüz yüzedir.
Dolayısıyla deprem gerçeğinin sürekli olduğu, bu konuda toplumun eğitilerek deprem ve etkileri üzerine dikkat çekilmesinin önemli olduğu inancıyla ve büyük depremlerin yaratacağı ekonomik ve sosyal kayıpların bilinciyle, afetleri, afet sonrasında müdahale edilecek bir olay olarak görmeyip, öncesi-sırası-sonrası olarak bir bütün halinde değerlendirerek, özellikle afet öncesi sırasında tedbir alınmasının gerekliliğinden hareketle, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce, İlimizdeki yapılaşma ile ilgili uygulamaya yönelik bir dizi önlemlerin alınması sağlanmıştır. Bu önlemlerin kapsamının genişletilmesi ile ilgili çalışmalar da devam etmektedir.
Söz konusu bu önlemlerin alınması aşamasında, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce, hatırlama, bilinçlenme, ders çıkarma ve eksiklikleri görme eksenli çalışmalar yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalarda, öncelikle 17 Ağustos 1999 Depreminin yaşandığı bölgede yapılaşmada ve yapılarda yapılan en yaygın hatalara ilişkin çalışmalar incelenmiş, İlimizde de benzer hataların olmaması için önlemler alınarak uygulamaların yapılmasına ilişkin çalışmalar devam etmektedir.
Bahse konu bu hataların;
Beton kalitesinin düşük olmasından kaynaklanan hatalar; İlimiz sınırları içinde inşa edilecek bütün binalarda elle beton dökümü yasaklanarak, Hazır Beton kullanılması zorunluluğu getirilmiştir. Konuyla ilgili uygulamanın takibi de titizlikle yapılmaktadır.
Ayrıca, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün İlimizde yapılan inşaatlar ile ilgili yapılan denetimlerde, sıcak havalarda beton dökülmesi ile ilgili genel uygulamanın, konuyla ilgili teknik mevzuatta belirtilen hususlara uygun olmadığına ya da yetersiz olduğuna dair oluşan gözlemleri sonucunda ve betonun binayı oluşturan en önemli yapı malzemelerinden biri olduğu gerçeğinden hareketle, sıcak havalarda beton dökümü esnasında alınması gereken önlemlerden, İlimizde sıcak havalarda beton döküm saatlerinin sınırlandırılmasının teknik bir tedbir olarak gerektiğine dair karar alınmıştır.
İlimizde beton kalitesi ve belgelendirme denetimleri Piyasa Gözetim Denetimi kapsamında Müdürlüğümüzce gerçekleştirilmektedir.
Beton imalatının ve yerine yerleştirilmesinin düzgün yapılmaması ile ilgili hatalar; İlimizde betonun, kolonlar ayrı kiriş ve döşeme ayrı zamanda olacak şekilde iki aşamada dökülmesi uygulamasının yaygın olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu uygulamanın, konuyla ilgili teknik literatür ve yaşanan olumsuz tecrübeler dikkate alındığında, deprem esnasında olumsuz sonuçlar meydana getirdiği açık bir şekilde görülmektedir. Bu yüzden kolon, kiriş ve döşeme betonunun aynı anda dökülmesi (monolitik döküm=tulum döküm) gerekmektedir.
Bu uygulamanın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün denetimi altında inşa edilmekte olan tüm kamu yapılarında yapılması sağlanmıştır.
Ancak söz konusu uygulamanın İlimiz genelindeki tüm bina inşaatlarında yapılması için, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce konuyla ilgili inşaat sektörünün ana muhatapları ile bilgilendirme toplantıları yapılmakta olup, bu uygulamanın İlimiz genelinde yaygınlaştırılması çalışmaları devam etmektedir. İl Müdürlüğümüz bünyesinde İl Yapı Denetim Komisyonumuzca 17/02/216 tarihinde alınan karar ile betonarme yapılarda kolon-kiriş-tabliye beton dökümlerinin monolitik (tulum) döküm olarak yapılmasının zorunlu olduğu tüm Belediyelere, müteahhitler dernekleri ve federasyonları ile yapı denetim kuruluşları ile ilgili meslek odalarına bildirilmiştir.
Bilgisizlikten kaynaklanan, yapım aşamasında işçilikten kaynaklanan hatalar; Her ne kadar fen ve sanat kurallarına ve teknik mevzuata uygun projeler mevcut olsa da bu projelerin birebir uygulanması ve yapının inşa edilmesi ile ilgili birinci derecede görevli olan inşaat kalfa ve ustalarımızın yeterli düzeyde bilgisinin olmaması durumunda, söz konusu projelerin birebir uygulanmasının zor, hatta bazı durumlarda ise imkansız olduğu gerçeğinden hareket ederek, inşaat sektörü içerisinde hizmet veren usta ve işçilerin eğitimi ve bilinçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında imzalanan Protokol ile İlimizde yapı sektöründe çalışan ustaların Mesleki Yeterlilik Belgesi almalarına yardımcı olmak amacıyla, ücretsiz eğitim verilmesi yürürlüğe konulmuştur. Bu kapsamda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü olarak ustaların başvuruları alınmakta ve YAMBİS modülüne verilerin girilmesi neticesinde Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ile İl Milli Eğitim Müdürlüğüne ustaların listeleri gönderilmektedir. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ilgili birimleri gereken eğitimleri açarak ustalara gerekli eğitimleri vermektedir.
Taşıyıcı sistem tasarımında yapılan hatalar, özellikle çıkmalı bina yapılması ve yumuşak kat olan bina yapılması sonucu yaşanan sorunlar; 17 Ağustos 1999 Depreminde, özellikle çıkmalı veya yumuşak kat olacak şekilde yapılmış yapılarda, binanın çökmesi ile de sonuçlanabilen önemli hasarların meydana geldiği tespit edilen olumsuzluklardan biridir.
Zemin kattan sonra çıkmalı bina yapılması ve mimari estetik kaygılardan dolayı da çıkma yapılan katlarda kolonların birbirine direkt bağlanması gerekirken dolaylı bağlanmasının tercih edilerek taşıyıcı sistemde düzensizlik meydana getirilmesinin, deprem anında çok büyük olumsuzluklara sebep olduğu görülmüştür.
Ayrıca, yine zemin katta, mağaza, restoran, banka, otopark v.b. gibi mahaller oluşturmak için üst katlarda örülen dolgu duvarlarının zemin katta örülmemesi çok katlı binalarda deprem hasarlarının odak noktasını oluşturmaktadır.
Zeminden kaynaklanan sorunların dikkate alınmaması konusunda yapılan hatalar; 17 Ağustos 1999 Depreminde, binalarda meydana gelen hasarların başlıca sebeplerinden birinin zemin problemlerinden olduğu belirlenmiştir.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün denetiminde yapılan binalarda, zemin koşullarının elverişsiz olduğu yerlerde, ciddi ve bilimsel zemin araştırmalarına dayanan, kazık temel, jetgrout v.b. gibi temel çözümleri ile zemin iyileştirme çözümlerinin uygulanması konusunda gerekli hassasiyet ve özen gösterilmekte olup, İlimizde bu uygulamaların yapıldığı kamu yapılarımız mevcuttur.
Ayrıca, bu tür uygulamaların İlimiz genelinde İnşa edilen tüm binalarda, gereken yerlerde yapılması hususunda, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce bilgilendirme çalışmaları da devam etmektedir.
Denetimsizlikten kaynaklanan hatalar; 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanunu ile ilgili uygulamaların takibi, kanun kapsamında faaliyet gösteren Yapı Denetim Kuruluşlarının faaliyetlerinin denetlenmesi, Yapı Denetim Kuruluşlarının Kanun ve İlgili mevzuat hükümlerine uygun olarak görevlerini yürütmelerini sağlamak üzere gerekli inceleme ve bilgilendirme faaliyetlerinde bulunulması, kanunun uygulanması ile ilgili ortaya çıkan her türlü ihtilafın halline yardımcı olunması ile ilgili her türlü yasal iş ve işlemler Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce yerine getirilmekte olup, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için gerekli büro ve şantiye denetimleri sürekli ve titizlikle yürütülmektedir.
Standartlara uygun yapı malzemesi kullanamamasından kaynaklanan hatalar; 4703 Sayılı, Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına dair kanun kapsamında, inşaatlarda kullanılan yapı malzemelerinin yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygunluğunun kontrol edilmesi amacıyla gerekli piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetleri sürekli ve titizlikle yürütülmekte olup denetim esnasında alınan beton ve çelik numuneler Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bünyesinde bulunan laboratuvarda gerekli olan deneylere tabi tutulmaktadır. Yapı malzemelerinin teknik şartnameye ve teknik düzenlemeye uygunsuzluğu ve güvensizliği durumunda ise konu Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bildirilmektedir.
Kaçak yapılaşmadan kaynaklanan sorunlar; 17 Ağustos 1999 Depreminde, depremin bu kadar çok can kaybına yol açmasının en önemli sebeplerinden biri de, teknik standartlara uygun olmayan ve denetimsiz olarak inşa edilen kaçak yapılardır.
İlimiz İdari hudutları içinde ruhsatsız ve kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi için, konuyla ilgili tüm muhataplarca, bu konudaki takip ve denetimin sıkı bir şekilde yapılmasının sağlanması konusunda gereğinin yapılması hususu Valilik genelgesi ile talimatlandırılmıştır.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün denetimi altında inşa edilmekte olan tüm binaların yapımı sırasında yürürlükte olan teknik mevzuat hükümlerine göre imalat yapılması için gerekli olan azami hassasiyet gösterilmektedir.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce, yaşanan doğa olaylarının afete dönüşmesinin "doğal" olmadığının bilinci ve afetlere karşı alınacak önlemlere ilişkin, katılımcı, bilgiye dayalı, ortak akıl üretilmesi konusunda hassasiyet gösterilmesi gerektiği anlayışı içinde, depreme karşı gerekli uygulamaların yürütülmesine özen gösterilmektedir,
17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde yaşanan depremler sonrasında meydana gelen can ve mal kayıpları, denetimsiz yerleşme ve yapılaşmaların yol açabilecekleri zararları bütün açıklığı ile gözler önüne sermiştir. Bu nedenle yapıların inşası esnasında gerekli denetim ve kontrolün mühendislerce yürütülmesi amacıyla yapı denetim mevzuatını düzenlenerek uygulamaya geçilmesi ihtiyacı doğmuştur.
Yapı Denetimi ile ilgili olarak;
10/04/2000 tarihinde 595 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında KHK ile uygulanmaya başlanmış,
29/06/2001 tarihli 4703 Sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun 11/07/2001 tarihinde yürürlüğe girmiş ve hemen ardından,
29/06/2001 tarihli 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun 13/07/2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 4708 sayılı Kanun uygulaması ilk olarak; Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Düzce, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İZMİR, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova illerinde başlanmış 2011 yılının başında da ülkemizin tamamında uygulanmasına geçilmiştir.
12/08/2001 tarihinde uygulamanın detayları için Yapı Denetimi Uygulama Usul ve Esasları Yönetmeliği yürürlüğe konmuş olup,
Yapı Denetim Sistemi yazılımının illerde kullanılmaya başlanması ile birlikte;
05/02/2008 tarihinde Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği yeni yönetmelik olarak yürürlüğe girmiştir.
01/07/2011, 03/04/2012, 14/04/2012, 05/02/2013, 22/08/2015 ve 28/01/2016 tarihlerinde Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde değişiklikler yapılmış olup son olarak 23/01/2008 tarihli 5728 sayılı Kanun ile 4708 sayılı Kanunun 9. Maddesinde değişiklik yapılmıştır.
17/08/2011 tarihinde 648 sayılı KHK ile 4708 sayılı Kanunun 2. 4. 5. ve 12. Maddelerinde değişiklik yapılmış ve 7. Maddesi iptal edilmiştir.
12/07/2013 tarihli 6495 sayılı Kanun ile 4708 sayılı Kanunun 1. ve 5. maddelerinde değişiklikler yapılmış, 04/04/2015 tarihli 6645 sayılı Kanun ile 4708 sayılı Kanunun 2. ve 8. maddelerinde değişiklik yapılmış, 01/07/2017 tarihli 7033 sayılı Kanun ile 5.maddesinde değişiklik yapılarak son güncel duruma getirilmiştir.
Kentsel Dönüşüm çalışmaları ile ilgili olarak ;
İzmir 1. Derece deprem bölgesi kuşağında yer almakta olup, deprem riski yüksek olan bir ilimizdir. Ayrıca çarpık kentleşmede diğer illere oranla fazla göç alması nedeniyle üst sıralarda yer almaktadır. Bakanlığımızca yürürlüğe konulan 6306 sayılı Kanun kapsamında İstanbul, Bursa ve İzmir olmak üzere ilk aşamada illerde Bakanlığa bağlı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlükleri oluşturularak deprem gerçeği karşısında riskli alanların ve riskli yapıların yıkılarak son deprem yönetmeliklerine uygun mühendislik hizmeti almış binalar yapılması amaçlanmıştır. Bakanlığımızca yapılan son düzenlemeler ile Altyapı ve Kentsel Dönüşüm çalışmalarını yürütmek üzere Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bağlı Şube Müdürlüğü olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
İzmir’in afetlere yönelik karakteristiği, kaçak ve denetimsiz yapılarının oranı, denetimli yapı stoğunun fiziksel (yaş) ve yapısal (depreme dayanıklı) özellikleri değerlendirildiğinde nitelikli ‘Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının’ kent için kaçınılmaz olduğu görülmektedir.
İzmir genelinde bina yaş ortalaması 25 yıl ve üzeri olup, kaçak yapılaşmanın Sayıştay raporlarında % 60-65 olarak tespit edildiği görülmektedir.
Nitekim Bakanlığımızın yürütücülüğünde ülke çapında Kentsel Dönüşüm Faaliyetleri başlatılarak daha konforlu yaşam çevrelerinin ve standartlarının oluşturulması hedeflenmiştir.
Hedeflenen yaşam çevrelerinin oluşturulmasında öncü şehirler olarak ortaya çıkan kentlerden biri olan İzmir için Bakanlığımız ve İl Müdürlüğümüzün yapı ve alan bazındaki çalışmaları devam etmektedir.
TÜİK’den (Türkiye İstatistik Kurumu) elde edilen veriler doğrultusunda alan nüfusu, konut sayısı, bina yapısı, bina yaşı, yapı fiziki durumları, kent dinamiği ve estetiğine etkileri açısından ayrıntılı mevcut durum analizleri yapılmıştır. Bu analizler sonunda; sağlıklaştırma ve yenileme alanlarının İzmir İli genelinde 4.371 hektar olduğu ve 313.000 adet Binanın kentsel yenileme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir
5393 sayılı Belediye Kanununun Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı başlıklı 73. Maddesi kapsamında da kentsel dönüşüm çalışmaları ilgili belediyeler tarafından yürütülmektedir.
İlimizde; 6306 Sayılı Kanun Kapsamında 918,16 hektar, 5393 sayılı Belediye Kanununun 73. maddesi kapsamında 305,47 hektar olmak üzere; Toplam 1.223,63 hektarlık alan “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” olarak ilan edilmiştir.
İzmir’de Karabağlar ilçesinde 540Ha, Menemen ilçesinde 62Ha, Narlıdere ilçesinde 43Ha, Karabağlar-Buca ilçesinde 191Ha, Karşıyaka ilçesinde 2,59 Ha, Kemalpaşa ilçesinde 79,57 Ha olmak üzere toplam 918,16 Ha alan riskli alan ilan edilmiştir. Bu riskli alanlardan etkilenen kişi sayısı 97.950 kişi olup, yıkılacak olan yapı sayısı 35.836 adet, toplam mahalle sayısı ise 33 adettir.
Karabağlar ilçesinde; Bakanlığımızca 2012/4048 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 31.12.2012 tarih ve 28514 sayılı Resmi Gazete’ de ilan edilen 540 hektarlık riskli alanda, 53.500 kişi ve 17.000 konut bulunmakta olup, son olarak; Plana esas jeolojik - jeoteknik etüd raporları onaylanmış, hali hazır haritaların hazırlanması tamamlanmıştır.
Karabağlar 540 hektarlık Riskli Alanın yaklaşık 101,4 hektarlık kısmına ait 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 Uygulama İmar Planı onaylamış olup, onaylanan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planına ve 3194 sayılı Kanunun 18. Maddesine istinaden hazırlanan imar uygulaması işlemi 644 sayılı KHK hükümleri uyarınca 22.02.2017 tarih ve 3260 sayılı Bakanlık Makam Olur’u ile kesinleşmiştir. Söz konusu alanda Bakanlığımıza tahsisli alanda, Bakanlığımız ilgili kuruluşu İller Bankası tarafından yapım işine başlanmıştır.
Müdürlüğümüzce Yürütülen Riskli Yapı Tespitlerinde;
Müdürlüğümüze müracaat yapılan toplam riskli yapı sayısı 14.576, sonuçlanan toplam riskli yapı sayısı 14.088,
toplam bağımsız bölüm sayısı 33.368,
konut bağımsız birim sayısı 28.891, işyeri bağımsız birim sayısı 4.477,
yıkımı gerçekleştirilen toplam riskli yapı sayısı 11.706’dır.
Vatandaşlarımız deprem gerçeğine hazırlık olmak için ne yapmalılar? Vatandaşlarımız; maliği oldukları yapılarının depreme karşı performanslarını; performans analizi yaptırarak veya riskli olup olmadığını; 6306 sayılı Kanun kapsamında Bakanlığımızca lisanslandırılmış riskli yapı tespiti firmalarına yaptırabilirler.
Müdürlüğümüzce deprem sonrasında TAMP kapsamında yürütülen Hasar Tespit Çalışmalarında;
İlimizde etkileri görülen güncelde en yakın deprem olan 12.06.2017 saat 15:28 depremi sonrası başta Karaburun olmak üzere İlimiz genelinde yapılan başvurulara istinaden 53 ekip oluşturulmuş; yapılan tespitlerde ağır hasarlı binalar tespit edilerek, kriz merkezi ile anında paylaşılmıştır. Ana çözüm ortağı olduğumuz deprem sonrası hasar tespit çalışmalarının daha etkin yürütülebilmesi için, diğer çözüm ortaklarımız olan kurum ve kuruluşların teknik elemanları Türkiye Acil Müdahale Planı (TAMP) kapsamında her an görev verilmeye hazır listelenmekte; tüm ildeki başta İnşaat Mühendislerine olmak üzere görev alacak tüm teknik elamanlara kapsamlı hasar tespit eğitimleri devam etmektedir.
Sonuç olarak;
İzmir ilimiz deprem konusunda tüm yaşanan en riskli illerinde başında yer almaktadır. Hem yapı stoğu açısından hem de nüfusun büyüklüğü açısından 17 Ağustos 1999’da yaşanan depremin benzeri veya üzeri büyüklükte bir deprem ciddi kayıplar vereceği muhtemel bir ilimizdir. Bu nedenledir ki, 4708 sayılı Kanun; can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olup, vatandaşlarımızın depreme karşı daha dayanıklı ve sağlam binalarda ikamet etmesi açısından denetimin profesyonel kurumlarca yürütülmesi, insanların daha sağlıklı ve sağlam yapılarda barınabilmesi adına çok önemli bir denetim uygulamasıdır. 6306 Sayılı Kanun da vatandaşlarımızın hak kaybına uğramaması ve mağdur olmaması temelinde gönüllülük esasına dayalı, insanın yaşama hakkını önde gören, afet odaklı bir kentsel dönüşüm hareketinin uygulamasıdır.
İlimizde yapılan İl Müdürlüğümüzce 4708 sayılı Kanun kapsamında yapı denetim kuruluşlarının şantiye ve bürolarına yapılan denetimler, 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılan dönüşümler, İzmir ilimizin 17 Ağustos 1999 depreminden ne anladığının ve depremden nasıl bir sonuç çıkardığının göstergesidir. 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşananlardan, İzmir’de de olası bir deprem sonrasında benzer acıların yaşanmaması için İl Müdürlüğümüzde şantiye ve büro denetimlerimiz ile 6306 sayılı Kanun kapsamındaki dönüşüm hizmetlerimiz son hızla devam etmektedir.
Bakanlığımızın amacı insanımızı hak ettiği kaliteli yaşanabilir çevre ve marka şehirlerde yaşatmak için hayat kalitesi yüksek şehirler ve sürdürülebilir çevreyi temin etmek üzere; planlama, yapım, dönüşüm ve çevre yönetimine ilişkin iş ve işlemleri düzenleyici, denetleyici, katılımcı ve çözüm odaklı bir anlayışla yaparak; afetlerde yaşanılan acıların tekrar yaşanmamasını sağlamaktır.
Yara sarma değil yara almadan, sürdürülebilir çevrede yaşanabilir marka şehirler oluşturmak amacıyla;
Kamuoyuna Saygıyla duyurulur.
Selahattin VARAN |
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü |