İzmir Valiliği
İzmir Valiliği
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü
İzmir Valiliği
İzmir Valiliği

Bergama da Kentsel Dönüşüm Semineri : ‘MARKA ŞEHİRLER, SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE, YARA SARMA DEĞİL YARA ALMAMA'

01 Ekim 2014
Bergama da Kentsel Dönüşüm Semineri : a€˜MARKA ŞEHİRLER, SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE, YARA SARMA DEĞİL YARA ALMAMA'
Bergama da Kentsel Dönüşüm Semineri : a€˜MARKA ŞEHİRLER, SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE, YARA SARMA DEĞİL YARA ALMAMA'
Bergama da Kentsel Dönüşüm Semineri : a€˜MARKA ŞEHİRLER, SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE, YARA SARMA DEĞİL YARA ALMAMA'

   İzmir'de Kentsel Dönüşüm Çalışmaları hakkında İl Müdürümüz Selahattin VARAN tarafından sunulan seminer Bergama Ticaret Odasının davetiyle Bergama Belediye Meclis Salonunda 30 Eylül 2014 tarihinde gerçekleştirildi.

Sayın İl Müdürümüz Selahattin VARAN konuşmasının başında; Ülkemiz, Dünya’nın en aktif deprem bölgelerinden birisinde yer aldığını, Ülkemizde depreme yol açan yaklaşık 15.000 km’si ana aks olmak üzere, toplam 24500 km. uzunluğunda canlı fay hattı bulunduğunu ve nüfusumuzun % 98’i deprem açısından tehlikeli bölgede yaşadığını ve Son yüzyılda yaşanan depremlerde ortalama her yıl milli gelirin %1’i kaybedildiği belirtti.

Sayın İl Müdürümüz Selahattin VARAN konuşmasının devamında aşağıdaki bilgileri aktardı:

Afet riskleri ile birlikte çarpık yapılaşma da kentlerimizin en önemli sorunlarından biri olduğu, Doğal afetlere (deprem, heyelan, sel gibi) meyilli kentlerde, olası afet öncesi gerekli önlemlerin alınması, yaşanacak hasarın (can ve mal kayıpları) en aza indirgenmesinin sağlanması bakımından önemli olduğu, ve  Bu doğrultuda 1998 yılında resmi olarak RADIUS Projesine dahil olan İzmirde  6.5 şiddetinde olası deprem senaryosu kurgulanmış ve Risk Yönetim Planı hazırlanmıştır.

İzmir Radius Projesi'ne göre kentte 6,5 büyüklüğünde bir deprem meydana gelirse 11 merkez ilçede;-195.376 binanın hasar görebileceği tahmin edilmektedir.

Şehirlerimiz ve yapılarımız ile ilgili tüm bu sorunlara çözüm olarak, ülkemizde afete dayanıksız riskli yapıların yıkılarak yerine yeni yapılar yapılmasına yönelik olarak 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” hazırlanmıştır.

6306 Sayılı Kanun ile;

-Riskli yapıların kullanıcılarının hak kaybına uğramadan yıkılması temeline dayanmaktadır.

-Vatandaşların bu dönüşümü kendilerinin yapmasını destekleyici kredi, yardım vb. uygulamalar düzenlenmiştir.

 

-Bu şekilde ülkemizde afet odaklı bir kentsel dönüşüm hareketi başlatılmıştır.

6306 Sayılı Kanun, yara sarma anlayışı yerine yara almama anlayışının bir ürünüdür. İnsanların birinci derecede hakkı olan yaşama hakkının korunmasını amaçlayan bu yasanın etkin uygulanabilmesi için toplumun her kesiminin işbirliğine ihtiyaç vardır.  

Kentsel dönüşümün amacı;

-Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan riskli alanların belirlenmesi,

-Ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riskli yapıların belirlenmesi,

-Belirlenen bu riskli yapılar ve riskli alanlar dikkate alınarak, olası afet risklerinden arındırılmış, daha sağlıklı ve güvenilir alanlarda yeni modern kentlerin oluşturulması, kentsel dönüşümün amacıdır.

Bu durumda karşımıza kentsel dönüşüm sürecinin başlamasına sebep olan iki önemli kavram çıkmaktadır. Bunlar riskli alan ve riskli yapı kavramlarıdır.

Riskli yapı;-Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan,-Ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapı riskli yapıdır.

         Vatandaşımızın binası zaten güçlendirilebiliyorsa veya güçlendirilmişse riskli bina sınıfından çıkmış olur. Dolayısıyla Kanuna göre, güçlendirilmesi mümkün olmayan, insan hayatı için tehlike arz eden binalar riskli binalar olup, bu binaların yıkılması hedeflenmektedir.

6306 Sayılı Kanunda öncelikle gönüllülük ilkesi vardır. Bu çerçevede vatandaşlar yapılarının riskli olup olmadığını, Bakanlıkça yetki verilen kurum ve kuruluşlara tespit ettirebilirler. Bu aşamada herhangi bir çoğunluk aranmaz. Maliklerden birinin veya kanuni temsilcisinin müracaatı ile bu tespit yapılabilir.

İlimizdeki riskli yapı tespitinde yetki verilen kurum ve kuruluşlara ait bilgiye Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait internet sitesinden ulaşmak mümkündür.

Müdürlüğümüzce lisanslı firmaların hazırladığı raporlar incelenerek,  herhangi bir eksiklik görülmediği takdirde Riskli Yapı raporları onaylanmaktadır. Riskli Yapı tespitine ilişkin Türkyönet sisteminde bugüne kadar olan süreçte 3914 yapı girişi yapılmış olup bunlardan 920 adet binanın yıkımı gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda Türkiye genelinde İstanbul’dan sonra İzmir ilimiz 2. sırada yer almaktadır.

 

Yapılan tespitler neticesinde Riskli olduğu tespit edilen yapılar, tespiti yapanlar tarafından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne bildirilir. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri raporları inceler, raporlarda eksik veyahut yanlış hususların bulunması halinde raporlar ilgilisine iade edilir, diğer raporlar ise ilgili Tapu Müdürlüğüne bildirilir.

6306 sayılı Kanun uyarınca anlaşma ile tahliye edilen riskli yapıların maliklerine;               -Mümkün olması hâlinde geçici konut veya işyeri tahsisi,-Mümkün olmaması hâlinde ise, kira yardımı yapılabilmektedir.

Yıkım süreci:

-Riskli yapıların altmış günlük süre içinde maliklerince yıktırılıp yıktırılmadığı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce mahallinde kontrol edilir.

-Riskli yapı, malik tarafından yıktırılmamış ise, yapının idarî makamlarca yıktırılacağı belirtilerek ve otuz günden az olmak üzere ek süre verilerek tebligatta bulunulur.

-30 Günlük bu süre sonunda da riskli yapıların maliklerince yıktırılmaması halinde, riskli yapıların yıktırma işlemleri mahallî idarelerin de iştiraki ile mülki amirler tarafından yapılır veya yaptırılır.

 

Yıkım Sonrası Uygulama-Nitelikli Çoğunluğun Sağlanması:

Kanunda, riskli binanın yıkılmasından sonra arsa hâline gelen parsellerin değerlendirilmesine sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki (2/3) çoğunluğu ile karar verileceği öngörülmüştür.

Hak sahipleri TOKİ ya da müteahhit ile anlaşarak konut sahibi olabilecektir.

Bu uygulamalarda üçte iki çoğunluğa dahil olsun ya da olmasın vatandaşın haklarının korunması ve mağdur edilmemesi esastır.

Öncelikle belirtilmelidir ki; 6306 sayılı Kanun kapsamında vatandaşın evinin zorla yıkılması gibi bir durum söz konusu olmayıp, can güvenliği bakımından riskli olduğu teknik verilere göre tespit edilen yapıların yıkılarak yerlerine sağlıklı ve güvenli konutların yapılması söz konusudur.

6306 sayılı Kanun’un özünde, en önemli insan hakkı olan “yaşama hakkı”nı güvence altına almak vardır. Kanun kapsamında “yaşama hakkını” temin için “mülkiyet hakkına” müdahale edilmesi gerekmekte ise de, “yaşama hakkı”nın “mülkiyet hakkı”ndan önce geldiği tartışmasızdır.

 

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TARAFLARI KİMLERDİR:

 

-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,-Valilik (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü),-İlgili idare;  “Belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu sınırlar dışında il özel idareleri, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri ve Bakanlık tarafından yetkilendirilmesi hâlinde büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe belediyeleri,

-Toki-Müteahhit,-Riskli yapı tespit etme yetkisi olan kurumlar (Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yetki alan; üniversiteler, yapı denetimi kuruluşları ile lisanslandırılan kurum kuruluş ve şirketler),-Yapı malikleri ve kiracılar    Kanunun uygulanması sırasındaki taraflardır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE FİNANSAL DESTEKLER:

FAİZ DESTEĞİ:Kanun kapsamında kredi kullanacak gerçek veya tüzel kişilerin bankalardan kullanacağı kredilere; Devlet tarafından faiz desteği verilebilecektir.

KİRA YARDIMI: Anlaşma ile tahliye edilen uygulama alanındaki yapılar ile uygulama alanı dışındaki riskli yapıların maliklerine tahliye tarihinden itibaren konut ve işyerlerinin teslim tarihine veya ilgili kurumca belirlenecek tarihe kadar, mümkün olması hâlinde geçici konut veya işyeri tahsisi, mümkün olmaması hâlinde ise, Bakanlıkça kararlaştırılacak aylık kira yardımı yapılabilecektir.

6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalara ilişkin muafiyetler söz konusu olmaktadır. Bu kapsamda; noter harçları. tapu ve kadastro harçları, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti adı altında alınan bütün ücretler, belediye meclisi kararı ile belirlenen ve alınan her türlü ücret, banka ve sigorta muameleleri vergisi.

İZMİR’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM…

İzmir genelinde bina yaş ortalaması 25 yıl ve üzeri olup, kaçak yapılaşmanın Sayıştay raporlarında % 60 - 65 olarak tespit edildiği görülmektedir.

Hedeflenen yaşam çevrelerinin oluşturulmasında öncü şehirler olarak ortaya çıkan kentlerden (Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa) biri olan İzmir için Bakanlığımız ve İl Müdürlüğümüzün yapı ve alan bazındaki çalışmaları devam etmektedir.

TÜİK’den (Türkiye İstatistik Kurumu) elde edilen veriler doğrultusunda alan nüfusu, konut sayısı, bina yapısı, bina yaşı, yapı fiziki durumları, kent dinamiği ve estetiğine etkileri açısından ayrıntılı mevcut durum analizleri yapılmıştır.

Ülke genelinde uygulanan Kentsel Dönüşüm Çalışmaları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının denetiminde 6306 sayılı Kanun uyarınca İl Müdürlükleri, 5393 sayılı Kanunun 73. maddesi uyarınca İlgili Belediyeler tarafından yürütülmektedir.

6306 sayılı Kanun kapsamında gerçekleştirilen Kentsel Dönüşüm Çalışmaları;

§   Riskli Yapı ve Riskli Alan olmak üzere iki yönlü olarak yürütülmektedir.

 

Bugün itibari ile; 838,6 hektar 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında, 305,47 hektar 5393 sayılı Belediye Kanununun 73.maddesi kapsamında olmak üzere toplam 1147,07 hektarlık alan “Riskli Alan” olarak ilan edilmiştir.      

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır